Cuma, 11 Aralık 2015
Sinema filminden tiyatro oyunu olur mu? Soruya bak hizaya
gel. Madem ‘’eleştiri’’ dünyasında böyle bir soru sorulabiliyor, ‘‘oyunu
yeni izlemiş’’ biri olarak cevap vereyim: Evet olur!
Hatta bu cevabı vermek için oyunu izlemeye de gerek yok. Dünyaya bakın
Sayın ‘’eleştirmen’’, filmden oyun oluyor muymuş görün. Hatta dünyada
olmadığını, daha önce hiç yapılmadığını varsayalım: Neden olmasın?
Velev ki dünyada yok, ilk defa Engin Alkan böyle bir işe kalkıştı. O
zaman da önce oyunu izleyip sonra olup olmadığı üzerine konuşmak gerekmez mi?
Sanatçılar çoğu zaman olmaz denileni oldurmaz mı? Olmayacağını
düşündüğümüz işleri yapanları o yüzden alkışlamaz mıyız? ‘’Aaa yapmış olmuş.’’
diye hayrete düşüp, işin özgünlüğünden dem vurmaz mıyız?
Amacım Melik Anık’ı eleştirmek falan değil. Gerçekten. Zaten
aynı dünyanın insanları değiliz ve aynı dili de konuşmuyoruz. Ne olursa
olsun, insan ister istemez ‘’eleştirmen’’ olduğu için ciddiye alıyor. Gerçekten
filmden oyun olmaz mı diye düşünüyor. “Dünyada nasıl ki? Daha önce yapılmış mı?
Daha önce yapılmış ama Engin Alkan’ın ki mi olmamış?” diye deli soruları
soruyor kendine. Oyunu izleyince de hemen o soru ve soruya cevabı aklında
şekilleniyor.
Bunları yazarken bir ‘’Engin Alkan yalakası’’ olarak yazmıyorum. Engin
Alkan’ın ürettiklerini seven bir seyirci olarak yazıyorum.
Bir tiyatro insanı, yönetmen yada oyuncu hatta insan olarak Engin Alkan’a hayranlığım
ve sevgim büyük. Saygım sonsuz. Buna rağmen sıradan bir Şehir Tiyatrosu
seyircisi olarak yazıyorum bu yazıyı. Önemli olan ne
söylediğime bakılması. Nasıl ki Engin Alkan fobisi olanlar her fırsatta ve her
şartta kötülemek için efor sarfediyorlar benim ki de tam tersi olsun.
Sorun yok.
Oyunu izler izlemez aklıma Melik Anık’ın gelmesinin sebebi
duygularımın gerçekliği ve Melih beyin ortada fol yok yumurta yokken ‘’taarruza
geçmesi’’ ve güya Şekerpare tatlısının fotoğrafını koyarak
aşağılamaya çalışmasıydı. Oyunu izleyip; metni, rejiyi, oyunculukları, dekoru
vs beğenmeseydi zerre aklıma düşmezdi. Veya oyunun filmin gölgesinde kalıp
kalmadığını izledikten sonra tartışsaydı; onun yorumu der geçerdim. Yada
belli olmaz şirret olduğum için ‘’Bu oyunu nasıl beğenmedin yahu’’ diye de bir
yazı yazabilirdim. (İnsanın kendisini bilmesi güzel şey tabii :) )
Bence oyun filmin gölgesinde kalmamış. Şehir Tiyatrolarının 100.
yılına yakışıyor. Hatta 200. yılına bile yakışır. Ayrıca reji hem ‘’orta
sınıf’’ seyirciyi eğlendiriyor, hem de anlayana geyet net mesajlar veriyor.
Melih beye gereken cevabı bir ‘’seyirci’’ olarak verdiğime göre oyun ile
ilgili 2 çift laf etmek isterim. Bu arada Melih bey ola ki beni ciddiye alıp
cevap vermek isterseniz lütfen kendiniz verin, eküriniz değil. Sizi bazen de
olsa ciddiye alıyorum ama eküriniz hiç çekilmiyor haberiniz olsun.
Öncelikle emek veren herkesi tebrik ediyorum. Oyunculardan,müzisyenlere,
sahne çalışanlarından koreografiye kadar. Harika bir iş çıkartmışsınız. 3 saat
su gibi geçti benim için. Hatta yeniden izlemek için Harbiye Muhsin Ertuğrul
Sahnesine gelmesini sabırsızlıkla bekliyorum. Dekor zaten ilk
fotoğrafları ile bile cezbetmişti beni. Dekor için Barış Dinçel,
ışık için Cem Yılmazer, kostümler için Duygu Türkekul, Koreoğrafi için
Senem Oluz, Müzik için Burçak Çöllü ve dramaturji için Senem Oluz’u
tebrikediyorum.
Rüşvetin, diktacılığın yıllardır değişmediği ve
kanıksandığı bu topraklarda, adeta “Tarih tekerrürden ibarettir.” sözünü
akıllara kazırcasına belki de en doğru zaman Şekerpare filminin tiyatro
uyarlaması. 1983 yılında çevrilen, kendi gününü esprili bir dille yeren bir
filmin, bugüne bir tiyatro oyunu olarak adapte edilmesi belki de en doğru
yöntem. Tiyatro, bu anlamda, insana değen ve günün tepkilerini birebir seyirci
ilişkisi ile tartabildiğimiz en doğru mecra. Durum böyle olunca ve işin
içine Engin Alkan girince Şekerpare’ yi
oyunlaştırmak çok doğru bir karar olmuş.
Çoğumuzun adını bile bilmediği genç oyuncuları adeta
yıllardır sahnede izliyormuşçasına bir hisle izliyorsunuz tüm oyunu. Cumali (Uğur Dilbaz) ve Hurşit
(Aybar Taştekin) karakterlerine bayıldım. Şevket
Altuğ'un ve İlyas Salman’ın akıllara kazınmış oyunculukları ile kıyaslamadım
bile gayet özgün olmuş. Ayrıca Şekerpare (Dolunay Pircioğlu),
Safinaz (Yağmur Damcıoğlu) , Peyker (Zeynep GöktayDibaz) karakterleri de göz
dolduruyor, harikaydınız kızlar. Mahmure (Zeynep Çelik Küreş)
arkadaşım olduğun için uzun cümlelerle beğenimi sunamayacağım zira bir yazıya
bir ‘’yalakalık’’ yeterli. Telefonda söylediklerimle idare ediver :) Çok
tatlıydın o ayrı. Ve tabii ki Engin Alkan: hem uyarlamış, hem yönetmiş, hem şarkı
sözlerini yazmış, hem de oynamış. Bütün hepsini çokta güzel yapmış. Ne denir ki
Engin Alkan dehası. Bütün alkışlarım sizin için. İyi ki varsınız.
İşin özü: filmden oyun olur. Şekerpare aşağılanacak değil afiyetle
yenilecek bir tatlıdır.