Lüküs Hayat ve had bilmek!

Cuma, 01 Haziran 2012

İtiraf ediyorum, hadsizim! Aynı zamanda saygısız! İtiraf etmeliyim yoksa içim rahat etmeyecek. 
Konu şu; 28 yıldır devam eden Lüküs Hayat müzikaline laf söyledim. İstanbul Şehir Tiyatroları'nın Harbiye Açık Hava Tiyatrosu'ndaki ''müzikal geceler'' isimli konsepti için bilet alırken, sadece ''Şark Dişçisi'' ve ''İstanbul Efendisi'' oyunları için bilet almıştım.  ''Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz'' oyununu farklı gruplardan defalarca izlediğim için (Şehir Tiyatrosu'nda da izlemiştim) eledim. Lüküs Hayat'ı ise daha önce Kağıthane Sadabad Sahnesi'nde izlemiş ve beğenmemiştim (artık kolay kolay Sadabad Sahnesi'nde oyun izleyeceğimi zannetmiyorum). Etkinlikten bir kaç gün önce Arda Aydın'ı izlemek ve Şehir Tiyatroları Yok Edilemez demek için bir zahmet Lüküs Hayat için bilet aldım.
                                                       
        

Oyun günü İstanbul dışında yaşayan tiyatrocu bir arkadaşımla konuştum ve size söylediğim sebepleri ona da söyledim, o ise oyunu çok beğendiğini ve ''İstanbul'da olsaydım, beraber giderdik'' dedi. İstanbul Seyirci Platformu ve İSTİŞAN üyeleri ile birlikte 19:30'da buluştuk ve oyuna gelen seyircilere Şehir Tiyatrolarının özelleştirilmesine karşı SUSmuyoruz! kokartı dağıttık, saat 21.00 de ise oyun başladı ve 4 saat sonra, gece 01.15 te bitti...

Ve ben o kadar süre oyunu gözümü kırpmadan izledim, tüm salonla birlikte kahkahalara boğuldum (tüm salonla eş zamanlı gülmem pek nadir olur). Hiç sıkılmadım! Otururken hep kendime çeki düzen verdim, ayağımı uzattığımı fark ettiğimde geri çektim,  çekirdek çitmedim. Ve gecenin belkide en muhteşem anlarından biri olan ''Kalamış'tan vapur kalkıyor'' şarkısının söylendiği sahnede, hiç ara vermeden alkışladım, çok ciddiyim elim inanılmaz bir şekilde ağrıdı ama umursamadım. Çünkü o sahnede şarkı bitti, seyircinin alkışı  bitmedi. Sonra şarkının bir kıtasını bir defa daha söyledi oyuncular ama alkış yine durmuyor, onlar da bir defa daha söyledi, sonra bir daha, bir daha ve tüm seyirciler ayakta, üstelik alkış kesilmiyor. Defalarca söylendi ve dans edildi o şarkıda büyük bir çoşku ile. Zihni Göktay ''Yanımdakiler genç olabilir ama ben bu oyunu daha uzun yıllar oynamak istiyorum.'' dediğinde anca kesilebildi alkış ve devam etti oyun. Sonraki muhteşem sahne ise final ve selamlama sahnesi idi. Oyuncular önce hep beraber tüm şarkıları potpuri yaptılar, selam verdiler ve en son tek tek sahneye çıkıp kendi selamlarını verdikten sonra, barkovizyon'da o rolü daha önce oynayan oyuncuların fotoğraflarını gösterip yerlerine çekildiler. Barkovizyondan tiyatromuzun ustaları, Lüküs Hayat'ın emektarları tek tek geçerken ağlamamak için kendimi zor tuttum. Kendime inanamıyordum, ben Lüküs Hayat izliyor ve ağlamamaya çalışıyordum. En son sahneye çıkan Zihni Göktay ile salonu dolduran binlerce kişinin ellerinin acıdığını hissedebiliyordum. Zihni Göktay barkovizyon'un son fotoğrafı Suna Pekuysal'a yaklaştı, yanaklarından öptü ve ben artık kendimi tutamıyordum. Bir yandan fotoğraflarını gördüğüm insanları tanıyamamış ve sahnede izleyememiş olduğum için ne kadar şanssız olduğumu düşünüyor, bir yandan da ''lüküs Hayat'ı beğenmedim'' deme hadsizliğini gösterdiğim için ağlıyordum. O yaşına rağmen 4 saat boyunca enerjisi hiç düşmeyen Zihni Göktay gibi bir ustaya karşı ben kim oluyordum da ''beğenmedim'' ukalalığı yapabiliyordum :((

                      

Oyundan çıkar çıkmaz ilk iş, oyun öncesi konuştuğum arkadaşımı aradım ve söylediklerim için özür diledim. Şimdi de başta Zihni Göktay olmak üzere, sahneye ayak basan her oyuncudan, müzisyenlerden, dekorculardan, kostümcülerden, ışıkçılardan, tüm teknik ekipten ve oynadığı 28 yıl boyunca Lüküs Hayat'a emek veren herkesten özür diliyorum. Hadsizliğim için beni bağışlayın:((((

Seyhan Arman
www.twitter.com/seyhanarma


                      


Lüküs Hayat Tarihi -Video- : http://www.youtube.com/watch?v=74SaA5K8kUc